Haziran 30, 2010

Hatay Tatili...

Tüm sıkıntılarımdan sonra, aile yanı tatili üstelik de aile gibi hissettiğim aile yanı tatili... Nasıl iyi geldi anlatamam, gerçekten dinlendiğimi hissediyorum. Geziyorum, ailemle zaman geçiriyorum. Herşeyden uzak, koşulsuz sevildiğim bir yerde... Mutluyum...

Haziran 27, 2010

Migren!

Yine bir migren kriziyle başbaşa bir gün!

Keşif

Keşfediyorum kendimi, her öğrenme sürecimden sonra yeniden... Bu kez farklı ama, ilk kez bir bütün halinde inceliyorum. Farklı dönemlere ait farklı hislerin gizli kalmış bağlantılarını araştırıyorum. Çözmeye çalışıyorum kendimi, bir başkasını çözmek kendini çözmekten kolaymış halbuki.
Her ne olursa olsun sonu, keşfe çıktım kendimi; bulduklarım beni mutlu eder mi bilinmez ama bilinmezliklerden ürkerim ben. Çok bilinmeyenli bir denklemim, bir bilinmeyeni ararken bulduklarını kaybedip duran...

Haziran 25, 2010

25 Haziran!

İlginç olacak, birazdan veya yarın bilmiyorum babamı arayacağım ve ondan hikayenin tamamını isteyeceğim... Tüm dinlediklerimi doğrular mı bütünü yoksa parçalı halinden farklı mı olur bilemiyorum. Hiç bilmediğim birşeyi öğrenir gibi...

Haziran 20, 2010

İçimden...

İçimden taşanlar yok bu akşam, içimden buharlaşanlar var...
Hayat içerisindeki rolüm nedir? Bu sorgulamayı yazacağım yakın zamanda blogum...

F.D

Feridün Düzağaç, herkes tarafından bilinmez bizim için özelken ne güzeldi. Şuanda çok keyif alıyorum ki o zaman hem güzel hem özeldi keyfi de bambaşkaydı. 'Lavinyayı biliyor musun?' la derinleşirdi muhabbetler...
Ne zaman hüzünlensem yine o koşar gelir, o şikayetlendikçe ben yalnız hissetmem kendimi. Hayatımın içindedir sanki... Tamam Candan hayatımı anlatır, Teo'ya bayılırım ama bu adam yol arkadaşıdır.
Herkesin sevmemesini de ayrıca severim, zira eşeğin hoşaftan anlamadığını ortaya koyar.
F.D başkadır, candır!

PMS

Ayın bir günü tüm hayatımı sorgulatıyor bana, duygularım allak bullak oluyor. Karın ağrısı, migren tehditi yetmezmiş gibi, bir de duygularımla uğraşıyorum. Uğraşıyorum doğru kelime değil aslında, uğraşabilmem için ne hissettiğimi ve neden hissettiğimi tespit edebilmem lazım. Edebiliyor muyum? Tabii ki hayır!
Misal şuanda neden bu kadar çok ağlamak istiyorum?
Hayatımdaki olumsuzluklar mı dedim, ama kesinlikle değil. Bu daha bir aşk acısı, daha bir soyut, daha bir garip... Hani aşk acısı modunda olur ya, onun gibi ama tam öyle de değil. Küçük çocuğun çok içerlemesi gibi daha çok. Hıçkıra hıçkıra ağlama isteğim...
En sevdiğim oyuncağım kırılmış gibi, mırmır ölmüş gibi, anlaşılamamışım gibi ya da hepsinin toplamı gibi...
Sebebini düşünüyorum ama yok, keyif aldığım bir melankoli hali var sadece.
Kendimi seviyorum, iyiki kadınım; ama kendimi çözemiyorum?!

Haziran 17, 2010

İmge dünyam

Sadece sıfatların veya benim onlara yüklediğim anlam sebebiyle hayatımda önemli bir yere sahip olup, sadece kendilerini değil benim hayatım açısından o ettikleri ifadeyi de anlamsızlaştıran insanlara karşı çok yoğun öfke hissediyorum, bulsam bir kaşık suda boğacağım kadar!
İmgesel dünyayı gerçek dünyadan ayırıp, gerçekte tanımlı kimseyi imgesel dünyaya sokmamak! Manadan yoksun kelimelerden başka birşey değil, bazı sıfatlar...
İmgesel dünyam huzurlu, gerçek dünyam mutlu...

Haziran 16, 2010

Hoşgeldin...

İnsanların karakterleri dışında bir de bağımsız olarak ifade ettikleri anlamlar vardır. İmgesel anlamlar kişilerin önüne geçebilir bazen... Ama zaman ayıklar imgeleri gerçeklerden!
'Can'a yüklediğim anlamı sonuna kadar hak eden ve imgesinden daha CAN EmreCAN'ım iyi ki varsın!
Yokluğunda özlendiğin hayatıma yeniden hoş geldin(:

Sabır sabır ya sabır!

Birşey bir yerden aksi gitmeye başlarsa, arkası çorap söküğü gibi gelmeli illa!
Giremediğim sınav için raporumu kabul etmediler, yarın tüm gün bu saçlmalıkla uğraş dur, o da kabul ederlerse keyifleri isteyip de... Hayır ben aptalım, git bir özel hastaneye ver 100 lira al 1 günlük geçerli rapor ne uğraşıyorsun, GATA'daydım hastaydım diye...
Dün sesi sedası çıkmayan sevgili annemin, dün davayı açtığım tahminiyle, bugün davayı açıp açmadığımı sorması ve sonrasında madem açtın göndermiyorum demesi nedir peki? Sanki bilmiyorduk böyle olacağını, sabıııırr!
Harika zamanlar geçireceğim çok açık şekilde görünüyor; STK staj başvurum da yaz okulu yüzünden reddedilsin de madem tam olsun, hatta yarışmaya da katılamayım o da bir yerden iptal olsun.
Bu kadar negatif bir yazı yazmak istemezdim blogum ama gerçekten bir uğursuzluktur gidiyor.
Son söz, öldürmeyenler güçlendirmek içindir; bu dönem de biticek ve bitince daha büyükleriyle başbaşa kalacağım ne hoş (:

Haziran 08, 2010

Yoruldum

Bir rüzgara kapıldım gidiyorum
Sonu hayır mı Şer mi bilemiyorum (x2)

Hem çok seviyorum dostlar başına
Hem sıcak demir aşk olsun tutana

Hem çok seviyorum düşman başına
Hem sıcak demir aşk olsun tutana

Ben yoruldum
Söyle senin gücün var mı hala
Kac yenilgi var
Söyle ömürde Allah aşkına

Akışına bıraktım gidiyorum
Sonu hayır mı Şer mi bilemiyorum (x2)

Hem eriyorum günden geceye
Hem kapı duvar verilmiş sözlere (x2)

Ben yoruldum
Söyle senin gücün var mı hala
Kac yenilgi var
Söyle ömürde Allah aşkına.. (x2)(Sıla)

Haziran 05, 2010

Hayat bilgisi kitabı; aile tanımı?!

Bu aile denilen şey, ne kadar ilginç bir topluluk... Farklı karakterler, farklı yaşam biçimleri ama genetik ortaklık ve kan bağı birliği. Anne ya da baba olmak insanları değiştirmiyor, son yıllarda kabullendiğim bir gerçek varsa; o çocukkenki büyük birşey yapıyorsa doğrudur yok! Anne-baba da sapıtır, aşk acısı çeker, bunalıma girer, ergen tripleri yapar! Hayat bilgisi kitapları halt etsin!
Gariptir ki, çok eskiden yaş grupları varken kafamda, hani anneannemin arkadaşları daha yaşlı ya daha olgundur, annemin arkadaşları, benim arkadaşlarım gibi; artık yok, benim arkadaşlarımdan biri anneannemin arkadaşlarından olgun olabilir. Yaşanmışlıktır olgunluğu veren, armut da dalda duruyor ama olgunlaşmıyor.
Bir de ekonomik bağımsızlık hadisesi var tabii, ne kadar bağımsızsan o kadar iyisin o kadar yakın olalım, yok ne kadar bağımlısın aman neme lazımsın!
Şanssızlıkların içinde şansı barındırır, denge felsefesi... Her ne kadar süreç çok yıpratıcı olsa da, her gün kavga edeceğime bir kere davalık olmaktan pek de şikayetçi değilim galiba. Sözümün bir anlam ifade edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacım varsa buyrun mahkeme kararı! Herkes hayatını bilsin, kimse kimseye bağımlı olmasın; mahkeme kararını versin biz uyalım, peki bakalım!
Gün gelir devran döner, çarklar tersine işler; o gün yaşadıklarımı hatırlatman için yazıyorum sana blogum!

Haziran 02, 2010

Heyoo!

Radyoya geri dönüyorum, gerçekten sevdiğim bir işi keyif alarak yapacak olmak ve camiadan gerçekten arkadaşlık kurmuş olduğumu görmek beni çok mutlu etti. Bugün gerçekten radyoculukta 'profesyonel'liğe daha da yaklaştığımı gördüm. Bu işte marka değeri olmayan kimse profesyonelim diyemese de, sektör içinde kendime yer bulabilmek muhteşemdi! Bekle beni radyo geri dönüyorummm!