Kasım 08, 2011

kurallar kurallar

Hayatımı disipline ettikçe, hayatın güzelleştiğinin farkına vardım. Kurallar sanki kısıtladıkları kadar rahatlatıyorlar da; belirsizliğin karanlık kollarından çekip alıyorlar. Misalen;
1.) lüzumsuz yere satın aldığım şeylerden vazgeçtim artık; kullandığımda mutlu olduğum şeyler haricinde birşey satın almıyorum. Ucuz diye satın aldığım tonlarca şey yerine gerçekten ihtiyacım olan veya gerçekten mutlu eden birkaç şeye para verebiliyorum.
2.) zamanımı da düşünerek geçirmek yerine yaşayarak geçirmeye çabalıyorum, ezelden beri filozof hayatı sürmeye alışkın biri olarak kolay değil elbette; bazen kendimi hindi gibi düşünürken buluyorum doğru ama genel olarak 'nerde hareket orda bereket' felsefesine kaydığım bir gerçek.
3.) sağlıklı beslenmeye başlamak da önemli bir adım; zira artık çekirdek, cips, çikolata vs. almak yerine yoğurt, peynir, yumurta alıyorum ve dolapta her daim bulunduruyorum. Sürekli yenmediği için cips, çekirdek yerken daha çok keyif veriyor. Hem de akşamları karnım kazındığında sağlıklı şeyler yemiş oluyorum. Bu staj işinin en faydalı tarafı sabah işe giderken alınana poğaçalar, öğlen yemeklerinde dengeli besinlerin çıkması ve gün içinde beslenme olayını kafa yormadan bir döngü içinde hallediyor olmam.
4.) birçok şeye birçok açıdan parçalanmak yerine tek şeye odaklanarak o şeyin en iyisini yapmak üzerine yoğunlaşmam gerektiğini farkettim; henüz kararlarımı vermiş olmadığımdan bir yolda yürüyor değilim ama ufak ufak kararlarım şekilleniyor.
5.)bende her yol roma ama fazla abartınca kendimi bulamıyorum.
6.) devlet dairesi ve hastane işlerimle daha yakından ilgilenmeliyim, zira ihmal edildiklerinde başa bela oluyorlar.


Yaşam Yönetimi

1: Her sabah kendine uygun erken bir saatte uyanmayı alışkanlık edin.Erken kalkanlar hayattan en iyi şeyleri alabilenlerdir.


2: Günün ilk saatini "kendi özel saatin" olarak ayır. Bu senin kendine ait zamandır ve bu vakitte dua edebilir, günlük tutabilir, rüyalarını not alabilir, bir kaç parafrag okuyabilir, egzersiz yapabilirsin.Hayatının durumunu düşünme bundan sonrası için sana rehberlik edecektir.


3: Kimsenin senden beklemediği bir sevgi, merhamet ve karakter sergile. Böyle yapmakla, yeni bir dünyanın oluşması için kendi üstüne düşeni yapmış olursun.


4: İşinde kimsenin senden beklemediği kadar yüksek bir kusursuzluk sergile.Karşılığında sana bereket ve tatmin akacaktır.


5: Kendini bildiğin en sevgi dolu insan olmaya ada, düşüncelerin, duyguların ve hareketlerin, dünyanın yaşayan en büyük insanlarından biriymişsin gibi olsun (çünkü öylesin. Hayatın bir daha asla aynı olmayacaktır ve birçok hayatı da güzelleştirmiş olacaksın.
***

Ekim 09, 2011

biraz çocuk, fazlaca yorguun...

İmgelerim, gerçeği yansıtmadığınızı biliyorum ama sizden vazgecemiyorum. oysa söz konusu tarihler için gerçek olsanız bile şuan için çoktan değiştiniz. ama ben video kayıtlarından çok fotograf karelerini severim; hayatımı da video kayıtları gibi değil, fotograf kareleri gibi hafızalıyorum. imge, imge...
Konuşan vapurlara binmek istiyorum tekrar, melodiler saçan yemeklerimi yapmak istiyorum, al al yanaklarımı, ışıldayan gözlerimi, inancımı yüzme bilmeden daha geri istiyorum!
Karşılığında tüm imgelerimi veririm, olmaz mı?

Eylül 05, 2011

...

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama..
Yarım saat erkene kurulsun saatin..
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa..
Fırtına da olsa nefes al derin derin...

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin...
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine..

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse,
Aydınlık bir gün dile.
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla..

Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine,
Seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın,
Hatta üşü hava soğuksa..

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa,
Çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
Hani kapını kimsenin çalmadığı
Günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
Yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi?
Akşamın da güzel olsun..

Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
Vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi,
lezzete lezzet katar gibi,
Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..

Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan kahven olsun..

Arkadaşım
Hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Ağustos 30, 2011

Söz uçar yazı kalır

Hepimizin temelinde ayna prensibi ve öyküler var. 3 farklı karakterimiz var; gerçek karakterimiz, yansıttığımız ve olduğumuzu sandığımız. Ayna prensibi; karşımızdaki insanın bizi algıladığı karakterin bizim olmak istediğimiz karakterle uyuşması halinde, o kişi ile daha sıkı fıkı tabir edilebilecek ilişkiler kurduğumuz; bir şekilde kimyamızın uyuşmadığı insanların ise aynada bizi olmak istemediğimiz şekilde yansıttığı...
Öykü ise, karşımızdaki insanlarla kendimizi nasıl bir öyküde hayal ettiğimiz... Kişiyi sevmesek bile, bir şekilde 'öyküsü' aslında bizim onun için yazdığımız öykü bize çekici geliyorsa; karşı cinsse aşık oluyoruz, hemcinsse başarılı arkadaşlıklar kuruyoruz. Mantık olarak uyuşmasak bile...

Ağustos 12, 2011

öğrenilmişlikler...

1. Mutluluğun için senden
başka sorumlu yoktur! .

2. Her yaşadığın felaketin
ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra
bunun benim için ne önemi olacak??"

3. Daima yaşamı seç.

4. Herkesi, herşeyi affet.

5. Başkalarının senin hakkında
ne düşündüğü seni ilgilendirmez! .

6. Zaman her imkana sahip..
Zaman tanı!

7. Durum ne kadar iyi veya kötü
olursa olsun, değişecektir..

8. Kendini fazla ciddiye alma,
kimse almıyor ki zaten!.

9. Mucizelere inan!!.

10. Allah, Yaradan olduğu için
seni seviyor. Yoksa yaptıkların ya da yapmadıkların
için değil!!

11. Hayatı denetlemeyi bırak!.
Öne çık, kendi hayatını kendin yarat.

12. İki seçeneğin var
"Erken ölmek" ya da "yaşlanmak"..

13. Çocuklarınızın, yaşayacak
başka çocukluk dönemi yok!.

14. Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır!!.

15. Her gün dışarı çık..
Mucizeler her yerde seni bekler!.

16. Dertlerimizi bir torbaya
doldurup, milletinkilerle bir arada görsek, bizimkileri geri
toplardık..

17. Kıskançlık zaman kaybıdır.
Zaten ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz!!

18. Her şeyin en iyisini daha
yaşamadın!!.

19. Kendini nasıl hissedersen et,
kalk, giyin ve dışarı çık!

20. Yol ver!

21. Hediye paketinde olmasa bile,
hayat yine de bir hediyedir!!. "


-Plain Dealer, Cleveland, Ohio'lu 90 yaşındaki
Regina Brett'in kaleminden-

Ağustos 06, 2011

Bugünden yarına bu yazı kalsın istedim

Bir laf var ya hani, birşey olmuyorsa senin için olmaması iyi olduğu için olmuyordur diye. Şu hayatta ne kadar çok deneyimledim bu lafı...
Hep kaybettim sandığım şeyler sayesinde, büyük kazançlarımı elde ettim. Kazançlarımın yanında kayıplarımın önemli olmadığını, en kötü ihtimalle telafi edilebilir olduğunu fark ettim.
Bugünlerde rönesansımı yaşıyorum, karanlık çağımı bitiriyorum. Aslında benden kaynaklanmıyor, hayat sunuyor bunu bana... Bizimkilerin Ankara'ya dönüşü, beni içine düş(ürül)tüğüm kaybeden psikolojisinden çıkardı. Kendimi tazelenmiş ve eski günlerime dönmüş hissetmemle birlikte zaten karanlık çağın sebebi benim için tamamen ortadan kalktı. Şunu çok net görüyorum ki; psikolojik oyunlar insanların yıllarına mal olabiliyor. Ucuz atlattık demeli, önüme bakmaya devam etmeliyim...

Kendime not: özdeşliklere girmek sakat!

Devinim

Ne kadar geçmişte ve geçmişle yaşayan biriymişim; yeni fark ediyorum.Değişimi seven biri olarak bunu neden yapıyor(um)muşum ki?!
Oysa; herbirimiz bir an için bu karakter, bu hissiyat ve görünümdeyiz. Biz fark etmesek de, tüm bunlar saniye saniye değişiyor. Fotoğraf karesi gibi dondurup sakladığımız dünyalarda yaşanmıyor, hayat sürekli devinim halinde...
Bu devinimin farkındalığında güzel günler dilerim kendime, esen kalalım ((:

we die everyday and we born next day...past is past,tomorrow can come,but today is gift.I like my personality and my life just now,I don't care fucking past and unknown future!

Temmuz 23, 2011

kendime notlar

Sevgili Ecemciğim;
Şu hayatta tekrar tekrar yaptığın hataların sebeplerini keşfetmişken yazalım ve aynı şeyleri tekrarlamayalım.
1.) Boş kalma; sen en boş kaldığın anlar için bile birşeylerle soft da olsa uğraşmalısın; aksi halde boşluğa düşüyorsun.
2.) Başkalarını dinlemekle başkalarına göre yaşamak aynı şey değil; fikir al, sohbet et ama insanların düşünceleriyle kendini yargılama.
3.) Bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçesine; ne uyum sağlamak için kendinden vazgeç ne de başına buyrukluğun için sevdiklerinden.
4.) Yarını da bugünü de ihmal etme; Gelişime açık ol olmasına ama var olan halin de çok güzel bunu ihmal etme. Bugünün keyfi yarını düşünmekten önemli olsun hayatında.
5.) Herşey olcağına varıyor yanına sağlık sorunları kalıyor; artık öyle mi olcak böyle mi olcak, bu böyle mi düşündü ama o öyle değildileri bir kenara at ve yürü.
6.) Sevdiğin işlerde çalış, para kazanmanın tadını çıkar ama hayat amacını burada arama. sevdiğin işlerle uğraş para sana gelsin. Sevdiğin bi T-Shirt'inle keyifli işe gitmeyi de hatırla pahalı elbiselerle kasınç iş ortamına gitmeyi de...
7.) Aşk'ı anlarda ara; birliktelikle aşkın, birinin elini tutmakla ruhunu hapsetmek arasındaki farkı anla; mutlu anların tadını çıkar, aşk büyü gibi... Oturaklı ilişki için daha vaktin var, heryerini mantık sarmışken hayatının aşkı akışına bırak..

Kendi kendimin psikoloğu olma çabaları vol-1 ya da şizofreni başlangıcı; ne şekilde açıklanırsa açıklansın bu notlara devam :D

Haziran 17, 2011

Secret (:


Konfüçyüs'ün Aşk Öğütleri

1- Tedavi edilemez derecede romantik olun.
2- Birlikte kitap okuyun, elele tutu...şun ve birlikte düzenli yürüyüşlere çıkın.
3- Gülümsemeler bulaşıcıdır. Ona da bulaştırın.
...4- Güvenilir bir sırdaş olun ve onu hiç kimseye şikayet etmeyin.
5- Onun en sevdiği çiçeği, rengi, müziği, şiiri ve yazarı bilin.
6- Ona beklemediği hoş sürprizler yapın. Hiçbir neden yokken de kart ya da küçük aşk notları yollayın.
7- Birbiriniz için özel ve gizli takma adlar bulun.
8- Aşk birlikte saçmalamaktır. Arada bir, birlikte sonuna kadar saçmalayın.
9- Kimin haklı olduğunu tartışmayın, neyin doğru olduğuna karar verin. Her tartışma sonunda barış anlaşmasını bir öpücükle imzalayın.
10- Sevdiğinizi yalnızca onun duyabileceği biçimde eleştirin. Övgünüzü ise bütün dünyaya duyurun.
11- Bedeninize iyi bakın. Daima sağlıklı ve dinç olmayı hem kendinize hem de ona borç bilin.
12- Bir kucaklaşmadan ilk ayrılan siz olmayın.
13- Eş seçmek kitap seçmeye benzer, iyi tasarlanmış bir kapak ve cilt ilginizi çekebilir. İceriği sağlam olmadıkça sonunu getirmek zordur.
14- Aşk için evlenin. Hem eşinizin hem de kendinizin en iyi arkadaşı olun.

Mayıs 28, 2011

Küçük dünyaları yarattım üzerinize afiyet (:

iki farklı zaman iki farklı kişi iki farklı ruh haliydi. Birinde gerçekten dünyaları yaratmıştım, burnumdan kıl aldırmıyordum, eğleniyordum, K.'ya tavrım buydu, hiçbir zaman da bana erişemedi,hayatıma giremedi. Bir de tam tersi davrandığım bir hal vardı ki, bilmeyen yok zaten E'yi, ne kadar alçak gönüllü ne kadar fedakar davrandığım hatta işi salaklık boyutuna vardırdığım aşikar. K.'yı beğenmeyip hayatıma sokmazken, aynı kültüre sahip sadece ambalajı farklı birine bu şekilde davrandım. E'nin şimdilerde arkamdan bazıları dünyaları ben yarattım sanıyo demesi çok ilginç. Demek ki, gerçekten dünyaları ben yarattım diyerek davransaydım, küçük dilini yutacakmış!
3 yıl boyunca, ailemin arkadaşlarımın onu beğenmemesini, yanıma yakıştırmamasını, herkesin 'bu mu?' tepkisini şimdi resmin dışından bakınca görebiliyorum. K.'yı beğenmiyordum ama ondan daha fenasını beğeniyormuşum!
Evet küçük dağları ben yarattım, evet beğenmiyorum. evet yanıma yakıştıramıyorum. evet aşkın gözü feci kör...
Tek şikayetim, aşkın kör olan gözünü 3 hadi bilemedin 2 sene önce açmış olamamak.
Eğlenmeye çalıştım ama halini yazık bulmak ve ego tatmini için bile yetersiz bulmak dışında bişey gelmedi elimden.
Son söz: evet dünyaları ben yarattım ve 'dünyaları ben yarattım ama al sana feda olsun' diyecek adam olacak yanımda!

Mayıs 26, 2011

bir başka dönem, bir başka öğrenim..

Ne zaman yeni şeyler keşfetsem, sana koşuyorum blogum. O kadar uzun aralıklarla yazıyorum ki, takip edilmiyorsundur; bu da büyük bir rahatlık. (Takip eden varsa da söylemesin, rahatımı bozmasın lütfen :) ) Hoş hayat da dönemlerden oluşuyor, her gün yazınca neyin ne yönde değiştiğini anlama şansı olmuyor insanın. Ne yalan söyleyeyim her gün yazasım da yok. Girizgahı bitireyim de içimi dökeyim artık.
Hayatta herşey ne kadar stabil değil mi, dünyaya geldiğimiz koşullarla bağlıyız adeta. Ne yeteneklerimiz, ne isteklerimiz bizi farklı bir dünyaya götürmeye yetmiyor. Aslında dünyaya geldiğimiz koşullarla bir hayat sürdürüp, ölüyoruz. Buna 2 farklı tepki veren insanlar var sadece; kimisi kaderine razı değiştirmeyi denemiyor bile, kimisi de bişeyleri değiştirebilmek için uğraşıyor ama tüm çabalar bir arpa boyu yoldan öte yol götürmüyor. Cehaletin mutluluk olduğuna tüm kalbimle inanmaya başlıyorum. Belirli şeylere gözümü kapıyorum, olduğu gibi yaşayıp gidiyorum. Ama hala şaşırıyorum; belli yaşa gelmiş insanların hala belli kafaları aşamamalarına şaşırıyorum. Meslek, yaş, parasal durum gibi şeylerin kriter olmadığını öğreniyor insan.
Kendimi şanslı hissediyorum aslında, Mss.X'e göre oldukça hem de... Benim şanslı olmam onun elde edemediği özgürlüğü unutturmuyor ama. Keşke bir gün, el uzatabilecek kadar şanslı olsam...