Ocak 08, 2012

Allah unutturmasın!

Tüm yorgunluk ve uyku arzuma rağmen gece; dosta sarf edilen göz nuru ve şu satırlarla başlamıştı :' Gecenin koyu karanlık koynunda kitaplarımla yaşadığım Aşk'tı beni ben yapan; bu masalsı dünyanın şövalyesi olduğunu hissedenlerdi gece uyuyamayan...' ama gel gör ki Yekta Kopan yine bam telimden yakalayıp en katı halimi çözüp yüreğimi cızz ettirmeyi başardı.
Sesiyle 'Sid'iyle, öyküleriyle, kurduğu her cümlesiyle o kadar ben ki, o kadar aşk ki... Cin biberi yemek gibi onu okumak; hatıraların damağımda tatlı bir acı bırakacağını bilmek ama yine de yemek...
Oysa; ortada hatırlanacak tek bir hikaye ve yaşanacak tek bir his var. Hani çocukken bayram harçlıklarıyla herkes değişik bir oyuncak alır ya, alırsın sen de tüm arkadaşların gibi aldığın şeye de bağlanırsın ama sonra bi bakarsın herkes mutlu mesut oynarken senin ki kırılmış; çünkü çocuksun kaliteye bakmamışsın sevmişsin almışsın. Oyuncaksız kalışına mı üzülürsün, için için de bilirsin başka oyuncağın aynı tadı vermeyeceğini; aldatılmışlık mı kemirir içini? Bir bundan sonra onun olmayacağına üzülürsün, bir hayatında var olmuş olmasına üzülürsün. Aynısından almak, başka oyuncak almak hiçbiri bunu geçirmez; tek doğru vardır: büyünce unutursun... Büyürsün çağın değişir, bambaşka bir oyuncak ilgini çekmeye başlar; ancak yeni bir hayal kırıklığı unutturur bunu. Ya unutur daha fenasıyla başa çıkarsın ya da herşey yolundadır ama dönüp baktığında o oyuncağını hep hatırlarsın...
Ve çocukluğun şaşmaz kurallarından biri daha devreye girer; büyükler daima haklıdır ve onlar da bu durumlarda hep şunu söyler; 'Allah unutturmasın!'