Mayıs 26, 2011

bir başka dönem, bir başka öğrenim..

Ne zaman yeni şeyler keşfetsem, sana koşuyorum blogum. O kadar uzun aralıklarla yazıyorum ki, takip edilmiyorsundur; bu da büyük bir rahatlık. (Takip eden varsa da söylemesin, rahatımı bozmasın lütfen :) ) Hoş hayat da dönemlerden oluşuyor, her gün yazınca neyin ne yönde değiştiğini anlama şansı olmuyor insanın. Ne yalan söyleyeyim her gün yazasım da yok. Girizgahı bitireyim de içimi dökeyim artık.
Hayatta herşey ne kadar stabil değil mi, dünyaya geldiğimiz koşullarla bağlıyız adeta. Ne yeteneklerimiz, ne isteklerimiz bizi farklı bir dünyaya götürmeye yetmiyor. Aslında dünyaya geldiğimiz koşullarla bir hayat sürdürüp, ölüyoruz. Buna 2 farklı tepki veren insanlar var sadece; kimisi kaderine razı değiştirmeyi denemiyor bile, kimisi de bişeyleri değiştirebilmek için uğraşıyor ama tüm çabalar bir arpa boyu yoldan öte yol götürmüyor. Cehaletin mutluluk olduğuna tüm kalbimle inanmaya başlıyorum. Belirli şeylere gözümü kapıyorum, olduğu gibi yaşayıp gidiyorum. Ama hala şaşırıyorum; belli yaşa gelmiş insanların hala belli kafaları aşamamalarına şaşırıyorum. Meslek, yaş, parasal durum gibi şeylerin kriter olmadığını öğreniyor insan.
Kendimi şanslı hissediyorum aslında, Mss.X'e göre oldukça hem de... Benim şanslı olmam onun elde edemediği özgürlüğü unutturmuyor ama. Keşke bir gün, el uzatabilecek kadar şanslı olsam...